Gece İbadetleri – Teheccüd Namazı

“Ve minel leyli fe tehecced bihi nafileten lek, asa en yeb’aseke
rabbuke makamen mahmuda.”
“Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir
ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı
Mahmud’a ulaştırsın”. (İsra-79)
Ey sevgili kardeşlerim, eğer iddianız “Allah’ı seviyorum”
ise gece namazı kılınız. Gece ibadetlerine devam ediniz, çünkü;
“geceleri herkes sevdiği ile ünsiyee iken”, “Seviyorum”sözün sen Allah’a (cc) yaklaşırsan o zaman daha derin bir anlam
kazanır.
Gecenin bir yarısında, uykuyu bölmüş, kalkmışsın
Maneviyat çırasını, Hakk’ın nuruyla yakmışsın
Secdeye koymuşsun başını, secdede derin, derin.
Elbette ki, Rabbin yüce katında YERİN var senin
Namaz; Kulun Yükselişi
Namaz, Allah Teâlâ’nın, Ümmeti Muhammed’e “Miraç” ta
hediye eiği ve böylece de Sevgili habibine ikram etmiş olduğu,
zatına kavuşma ve zatıyla ünsiyet vesilesi olan “Miraç yolunu
ve Miraç kapısını “Ümmetine de ihsan buyurmasıdır.
Namazda her türlü ibadet şekilleri mevcuur.
Allah Teâlâ’nın hususi yaratmış olduğu;
–Kimi melekler kıyamda,
–Kimisi rükû ve secdede,
–Kimileri de oturur vaziyee ibadet ederler.
Meleklerin kıyametin sonuna kadar, ayrı ayrı yaptıkları bu
ibadetlerin tamamı namazda toplanmış bulunmaktadır.
Namaz hususiyeti ile tüm ibadetlerin özüdür.
Dua okları gece atılır, huşu yayından
Herkes vazgeçse, geçmezsin sen, güzel huyundan
Ümmeti, ümmeti der, akar gözyaşları, göz pınarlarından
Elbette ki, Rabbin yüce katında, NAZIN var senin
Cenabı Hak Teâlâ Hz. Kutsi Hadisinde şöyle buyuruyor.
“Bana yaklaşmak isteyenler, kendilerine farz kıldıklarımdan
daha sevimli bir şey ile bana yaklaşamazlar.
Kulum bana, yaptığı nafile ibadetlerle de durmadan yaklaşır.
Nihayet onu severim. Ben o kulu sevince, artık onun işiten
kulağı, gören gözü, konuşan dili, tutan eli ve yürüyen
ayağı olurum.
O benimle dinler, benimle görür, benimle konuşur, benim
ile tutar, benim ile yürür.” (sav) (Buhari)
Allah Teâlâ gece ibadete kalkanları “Sâbıkûn” olarak vasf
etmiş ve onları korku ve ümit ehlinden (havf ve reca ehli) kılmıştır.
Onlar için göz aydınlatacak bir ödül saklamaktadır. O, gece
kalkanlarla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır.
“Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama
durarak daima vazifesini yapan, ahiretini hesaba katan
ve Rabbinin rahmetini dileyen o kimse gibi mi olacaktı, de ki:
“Hiç bilenlerle bilmeyenler, bir olur mu´? (Zümer – 9)
Allah Teâlâ, onların dünyadaki vasıflarını belirikten sonra
ahiree de onlar için neler hazırladığını şöyle haber vermektedir:
“Onlar Rableri için secde ve kıyamla gecelerler”. (Al-i İmran
-191)
“Onlar ki, ayakta iken, otururken, yanları üzerinde yatarken
Allah´ı zikrederler”. (Al-i İmran-192)
“Onlar (geceleyin) yatak larından kalkarlar, korku ve ümit
içinde Rablerine dua ederler”. (Secde-16)
Onlar yataklarından gece yarısı Allah için kalkmalarına
rağmen, cenneti ümit etmekten, cehennemden de korkmaktan
ken dilerini alıkoyamayarak Rablerine sürekli dua ve niyazla
yakarırlar.
Ey Salik derviş ol sen de, Allah hakkın gözet
İşrâk, duhâ, evvabin ve teheccüt’e, yönel
Allaha naz namazlarıdır, hakkını gözet
Elbette ki, Rabbin yüce katında, İHSANIN var senin
Gece ibadete kalkan, Ümmet-i Muhammed’in affı için yalvaran,
gözyaşı döken ve Allah´a itaat eden kimse ile gece boyunca
uyuyan ve gaflet içinde olan kimse bir olur mu, el bee
olmaz.
Avam, Rabbinden umduğu ve sakındığı şeyi bil me mektedir.
Allah Teâlâ, “On ların yapmış oldukları amellere mükâfat
olarak, kendileri için, göz aydınlığından nelerin gizlenmekte
olduğunu hiç kimse bilemez” (Secde-17) buyurmaktadır.
Bu ayee, sözü edilen kimselerin gece namazına kalkanlar
olduğu, korku ve ümit ehli olduğu bildirilerek;
“Herkes sevdiği ile gece ünsiyee iken” sözü mukabilince
ancak,
Allah dostlarının Rızaullah’ı gözeterek, maşuka kavuşma
arzusu ile yapılan ibadetleridir
Zaman, ömrün sermayesi, namaz ise senin
İkisi de, birden kovalar, hayatın senin
İkisini de, Rabbim vermiş, koymuş sınavına
Secde, yükselmek ise, varırsın Yaradan’ına
Onlar, Allah Teâlâ’ya olan ihlas ve samimiyetlerini gizleyerek
kalbi amellerde bulundukları gibi, Allah Teâlâ da onlara
sakladığı en güzel mükâfatı gizlemiştir.
Allah Teâlâ en iyisini bilir. Bunun, Dünya nimetleri, Kabir nimetleri,
Mahşer nimetleri, Mizan nimetleri, Sırat nimetleri, Sekiz
cennet nimetlerinin yanında ve bunların fevkinde de, tüm nimetlerden kat be kat üstün olan, Cemalullah’ı görecek olması,
bir kul için tüm idraklerin, tüm nimetlerin ötesinde bahşedilmiş
bir Lütfi ihsandır.
Çünkü o âşıkların gözleri, ancak O´nun vechi kerimiyle,
Cemalullah’la aydınlanabilir. Za ten onlar da o vechi ilahi için
“Cemâlullah” için amel etmektedirler.
Seher Vakitlerinin Fazileti
Hz. Ebu Hüreyre (r a.)’ den rivayet edilen bir hadisi şerifte,
“Rabbimizin her gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına
nüzul edip “Yok mu bana dua eden, duasını kabul edeyim;
yok mu benden isteyen, ona vereyim; yok mu benden bağışlanma
dileyen, onu bağışlayayım” buyurduğu ifade olunmaktadır.
Kur’an-ı Kerîm’de de müminlerin, Rahman’ın kullarının,
Rablerinin rızası için secdede ve kıyamda geceleyen kimseler
oldukları (Furkan, 25-64)
Gecenin az bir kısmında uyuyup, seherlerde istiğfar eikleri
(Zâriyât- 51) ve yanlarının rahat döşeklerinden uzaklaşıp
korku ve umut içinde Rablerine dua eikleri (Secde, 32-16) anlatılmaktadır.
Farz namazdan sonra en faziletli namazın gece namazı olduğu
Müslim’in rivayet eiği bir hadiste belirtilmiş; âlimlerin
çoğunluğunca bu namaz sünnet-i müekkede olarak kabul edilmişse
de vacip diyenler de olmuştur.
Sünnet de olsa, bilhassa İslâm’ın tebliğcileri için herhalde,
asla vazgeçilmez bir namaz olsa gerektir.
Ey kardeşim şöyle akli selim düşünürsek, Allah Teâlâ kendisine
ibadet etmemizi emretmiş ve Kur’an-ı Kerimde “farz”
olarak kesin hükme bağlamıştır.Diğer ibadetleri ise vacip, sünnet ve nafile ibadetlerle de hoşnutluğunu
kazanma vesilesi kılmıştır.
İbadetlerin Hikmeti
Peki; Allah Teâlâ, namazı emretmeseydi, cehennem ve cenne
e yaratılmış olmasaydı, azabı ilahiye de olmasaydı. O zaman
ne olurdu.! İbadet etmeyecek miydik?
İşte esas güzellik burada başlamalıdır.
Diyebilmeliyiz ki, ey Rabbim, namazı emretmeseydin, farz
kılmasaydın, cehennem azabı da olmasaydı, cennet sevgisi de
olmasaydı, biz namaz kılanlardan olmayacak mıydık?
Sadece farz, cennet ve cehennemi mi, temel alacaktık. Hayır,
elbee ki hayır, hiçbiri olmasa da Allah Teâlâ’yı bilmemiz.
Onu birlememiz, Onu sevmemiz aşkına;
“Allah, kendisine hiçbir karşılık beklenmeden secde edilmeye
ve ibadet edilmeye layıktır” vechi ile seve seve ibadet
edilmelidir.
İşte Allah dostları bu kalbi amelle ve ruhi iştiyakla amel etmektedir.
Yine içim dopdolu, yüreğim kıpır kıpır
Sen doldun bedenime, varlığınla ey sevgili
Deryalar neyime, felekler dar geliyor bana
Sen doldun bedenime, varlığınla ey sevgili
Hazret-i Ali (kv)- Efendimiz buyurdular ki: “Bir seher vaktinde
Resulullah (sav), bana ve kızı Fâtıma (ra) ya, ansızın ziyarete
geldi. ‘Siz teheccüde kalkmıyor musunuz?” buyurdu.
Ya Resulullah!’ dedim. ‘Hayatımız Allah’ın yed-i kudretindedir.”
Bizi uyandırmak dilerse uyandırır.’
Böyle söyleyince geri döndü ve bana hiç cevap vermedi. Yalnız yüzünü bizden çevirip giderken mübarek elini dizine vurdu
ve şu Ayet-i Kerime’yi okudu: ‘İnsanlar ne de çok cidalcı
(tartışmacı) oluyor.’ Buyurdu, (Kehf- 54) (Buharî)
Ey salik, ibadetlere özellik le de gece namazına, ısrarla sabredip
devam edersen Sultan’ın kapısını çalıyorsun demektir.
Kim Sultan’ın kapısını ısrarla çalarsa, bu kapı bir gün yüzüne
açılabilir.
Sen öyle kıl ki namazı, bir sen bir Yaradan,
Artık sende çekil aradan, kalsın Yaradan
Gece kılınan namazın gündüz kılınan nafile namaza karşı taşıdığı
üstünlük tıpkı gizlice verilen sadakanın başkalarının gözü
önünde verilen sadakaya göre taşıdığı üstünlük gibidir.
O kapıda usanmadan, sabırla beklersen
Bil ki, hiç şüphesiz. Sabrettiğine değecektir.
Ne kadar ağır olsa da senin imtihanın
En sonunda kapılar açılıp, içeri gireceksin
Gecenin sırrı sana ne ifade ediyor?
“Gece zevklerin zamanıdır” herkes yaşantısına göre geceyi
kendisine zevk ve eğlenceyle ve bunun içinde kendi dostlarıyla
geçirmeye çalışır.
Kumarbazlar, içki içenler, kendi tabirleriyle “âlemciler” şehvet
perestler, pusudaki düşmanlar, haa hırsızlar dahi geceden
faydalanırlar.
Gece uyumaz ve uykuyu akıllarından bile geçirmezler. Öyle
ki, kumar ve içki masasında sabahlayanlar. Uykuya arkalarını
dönerler. Geceler onlar için vazgeçilmez “Âlemdir”.
Peki ya sen, senin için geceler ne anlama gelmektedir.
Seher vakitleri ne anlama gelmektedir. Seherde bütün yaratılanlar, kendi lisan-ı hal ile Rabb’ini zikrederken, peki ya sen,
senin için seher vakitleri ne anlama gelmektedir.
Sen seher de zikirde misin, rabıtada mısın- murakabede mi
sin, sen ne “âlemdesin” “geceler ve seherler” senin için ne anlam
taşıyor.
Kumar oynama ve içki içme aşkı, şehvet perestlerin, şehvet
aşkı, hırsızların hırs ve dünyalık aşkı, onları gece uyutmuyorsa,
peki sen nasıl mışıl, uyuyorsun.
Seni uykundan feragat eirecek, hiç mi dostun ve bu dostla
gece “âlem” yapacak, hiç mi bir zevk ve sefa sürecek davan
ve beklentin yoktur.
Bunu iyiden iyiye düşünmek, bellemek ve ibret almak lazımdır
Ey gönül, Hakkın hatırı âlidir
Hiçbir hatıra, feda olamaz.
Bilmiş ol ki, ne kadar güzel görsen
Yeri göğü Yaratandan güzel olamaz.
Ey kardeşlerim, mademki biz de Rabbimizden bizi Zatına
kul, Habibine ümmet olarak kabul etmesi için niyaz ediyoruz.
Ümmet olabilmek için, ümmetliğe yakışır hareket etmek
lâzım
Teheccüd namazı ve Ümmetin affı
Hz. Âişe ve Abdullah b. Abbas’tan gelen rivayetlere göre
teheccüd namazı Müzzemmil süresinin ilk ayetleriyle farz kılınmış.
Ancak Hz. Peygamber (s a v) gibi geceleri ayakları şişinceye
kadar namaz kılmaya başlayan Müslümanlara bu ibadet
ağır gelince, aynı surenin yaklaşık bir yıl sonra nazil olan son
ayetiyle bu hüküm kaldırılmış ve teheccüdün (sünnet) Farzolmayan nafile bir ibadet olduğu bildirilmiştir. (Müslim, Ebû
Dâvûd, Teŧavvu,)
Geceleri Ümmeti Muhammed’in günahlarının “setr” (Saklanması,
örtülmesi) olması, Ümmeti Muhammed’in günahlarının
“Cebr” (yok) olması, Ümmeti Muhammed’in günahlarının
af ve mağfiret olması için, Efendimiz gibi neden secdelere varmayalım
neden secdeler de “ümmeti, ümmeti” diyerek, yalvarıp
yakarmayalım, neden gözyaşlarımız yanaklarımızı ve seccademizi
ıslatmasın. Neden…!
Neden azmin, bu kadar süreksiz
Sen mi, yoksa davan mı, yüreksiz.
“Şaban ayının on üçüncü gecesi idi. Cebrail Aleyhi selam
bana gelerek ‘Ya Muhammed’ dedi ‘Kalk teheccüd vaktidir,
ümmetin hakkında muradının hâsıl olması için Allah’a dua etmenin
zamanı geldi.’ Peygamber Efendimiz kalktı ve o geceyi
ibadetle geçirdi.
Tanyeri ağarırken Cebrail Aleyhi selam geldi ve dedi ki, ‘Yâ
Muhammed! Hazret-i Allah ümmetinin üçte birini sana bağışlamıştır.’
Seyidi-i Kâinat (sav) Efendimiz ağladı ve ‘Ya Cebrail! Kalan
üçte ikisinin durumu ne oldu?’ diye sordu. O da ‘Bilmiyorum’
diye cevap verdi.
Şabanın on dördüncü gecesi yine geldi ve aynı şeyi söyledi.
‘Yâ Muhammed kalk ve teheccüd namazı ile meşgul ol!’ Peygamber
Efendimiz de sabaha kadar ibadetle meşgul oldu. Fecir
vaktinde Cebrail Aleyhi selam yine geldi. ‘Hazret-i Allah ümmetinin
üçte ikisini sana bağışlamıştır.’ buyurdu.
Cenabı Fahri Kâinat (sav) Efendimiz yine ağlayarak ‘Kalan
üçte birinin durumunu’ sordu. O da ‘Bilmediğini’ söyledi.
Nihayet Şaban-ı Şerif’in on beşinci Berat gecesi Cebrail Aleyhi selam gelerek ‘Müjdeler olsun Ya Muhammed! Şirk koşanların
dışında Hazret-i Allah bütün ümmetini sana bağışlamıştır.
Başını göğe kaldır, bak ne göreceksin.’ buyurdu.
Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz başını kaldırınca gördü ki
semâvât’ ın bütün kapıları açılmıştır. Dünya semasından arşa
kadar sıralanan bütün melekler secdeye kapanmışlar, Ümmet-i
Muhammed’in (sav) günahlarının affedilmesi için dua ediyorlar.
İbn-i Mace
Bu yazı İlim ve Marifet Nurları kitabından alıntı yapılmıştır. Ulaşmak için Tıklayınız.

