Şiirlerim

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Allah bizleri her daim hak yolda muhafaza eylesin. Âmin.

Kur’ân-ı Kerîm, şiirin zirveye ulaştığı bir dönemde nazil oldu. İlahi kelamın büyüleyici gücü karşısında müşrikler, Peygamber Efendimiz’i (SAV) bir şair olarak itham etmeye çalıştılar. Ancak, Kur’ân’ın belagatı ve eşsiz üslubu, onun beşeri bir söz olmadığını açıkça ortaya koyuyordu. Bununla birlikte, müşrik şairlerin İslam’a yönelik saldırıları da başlamıştı. Bu nedenle, şiir ve şairler Kur’ân’ın konuları arasında yer aldı.


Peygamber Efendimiz (SAV) ve Şiir

Hadis-i şeriflerde, İslam’a saldıran şairlerin sözleri eleştirilmiş; buna karşılık Müslüman şairlerin savunmalarının teşvik edildiği görülmüştür. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV), kendisini hicveden şiirleri duyduğunda şöyle buyurmuştur:

📖 “Birinizin içinin irinle dolması, şiirle dolmasından daha iyidir.” (Buhârî, Edeb 90)

Ancak, Hz. Peygamber (SAV), İslam’ı savunan şairleri teşvik etmiş ve Ka‘b bin Mâlik’e şöyle buyurmuştur:

📖 “Onları hicvet! Çünkü, nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, senin şiirin onlar için oktan daha etkili ve yaralayıcı olacaktır.” (Buhârî, Cihad 144)

Ayrıca, Hassan bin Sabit’e de şu tavsiyede bulunmuştur:

📖 “Onlarla atış, Cebrail seninledir!” (Buhârî, Edeb 91)

Bu hadisler, şiirin sadece bir edebi sanat değil, hakikati savunmanın ve İslam’ı anlatmanın bir aracı olduğunu göstermektedir.


Sahabeler ve Şiirin Önemi

Peygamber Efendimiz’in (SAV) sahabeleri de şiire büyük önem vermiştir.

🔹 Hz. Ali (RA)’den rivayet edilen şiirler, bir divan oluşturacak kadar geniş bir koleksiyona sahiptir.
🔹 Hz. Ayşe (RA), şiiri bir eğitim aracı olarak görerek şöyle demiştir:
📖 “Çocuklarınıza şiir öğretiniz; dilleri tatlılaşır.”

🔹 Hz. Ömer (RA) ise, şiirin insanlar üzerindeki etkisini şu sözlerle dile getirmiştir:
📖 “İnsanların sanatları içinde en üstünü şiirdir. İnsan onu ihtiyaç anında takdim eder. Faziletli kalbi şefkatle doldurur, duygulandırır. Alçak kalpleri ise yatıştırır.”


Tasavvuf ve Şiirin Gücü

Tasavvuf erbabı için şiir, sadece bir sanat değil, aynı zamanda manevi yolculuğun bir ifadesidir.

🔹 Hz. Mevlana’nın Mesnevisi,
🔹 Yunus Emre’nin ilahileri,
🔹 Hâce Muhammed Lutfî’nin divanı,
🔹 İmam-ı Busayri’nin Kaside-i Bürdesi,
🔹 Süleyman Çelebi’nin Mevlid kasidesi,

yüzyıllardır Müslümanların gönüllerinde yankılanan en önemli şiirler arasında yer almaktadır.


Şiirin Önemi ile İlgili Hadis-i Şerifler ve Özlü Sözler

📖 “Şiir, öyle bir sözdür ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir.” (Buhârî, Edeb 90)
📖 “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır.” (Ebu Davud, Edeb 85)
📖 “Bazı şiirler apaçık bir hikmettir.” (Buhârî, Edeb 91; Ebu Davud, Edeb 85)

📌 “Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır.” (Yahya Kemal)
📌 “Şiir, kapının açılması ve kapanmasıdır.” (Carl Sandburg)
📌 “Bazıları şiir sevmez, çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır.” (Attilâ İlhan)
📌 “Şairin şiiri, onun kişiliğidir; bütün hayatıdır.” (Ataol Behramoğlu)
📌 “Şiir, aşkın dili, aşkla yanan yüreğin sessiz çığlığıdır.” (Fatih Oğuz)
📌 “Şiir, az kelimeyle çok şey söylemektir.” (Voltaire)
📌 “Şairler, söz sultanlarıdır; hekimler saltanatlarını vücut üzerinde kurarlar, şairlerin dil güzelliği ruha zevk verir; hekimlerin özverileri ise hastaları iyileştirir.” (İbn-i Sina)


Şiirin Kalıcı Etkisi ve Kültürel Mirası

🔹 Divan: Bir şairin veya yazarın eserlerinin toplandığı kitap veya defterdir. Şairler için şiirlerini sakladıkları bir mirastır.
🔹 Hicvetmek: Nazım ve nesir yoluyla bir kimsenin kusurlarını ve hatalarını ortaya koymak, alay yolu ile yermek anlamına gelir.

Şiir, sadece bir kelime oyunu değil, tarihin, duyguların ve hakikatin dile gelmesidir.


Sonuç

Şiir, edebiyatın en güçlü silahlarından biri olduğu kadar, kalpleri yumuşatan, hikmet barındıran bir sanattır. İslam tarihi boyunca şiir, dini anlatmak, tasavvufu aktarmak ve hakikati savunmak için en güçlü araçlardan biri olmuştur.

💡 Son söz olarak, büyüklerin şu nasihatini unutmayalım:
📖 “Şiir, aklın gökyüzüne yükselişidir; ruha ilham verir, gönlü canlandırır.” (İbn Haldun)

📖 “Kur’an-ı Kerîm’in mesajını şiir diliyle anlatmak, onu gönüllere daha derin nakşetmektir.” (Mevlana)

AL BENİ DE YANINA
Sensizlik acısı köz gibi yakmakta yüreğimi İçin için yokluğunla ağlıyorum, neredesin Feryadım âlemi sardı, sessizce derinden Ya sen gel Efendim ya al beni de yanına Olmuyor Efendim inan ki olmuyor Sensiz yetimlerinin yüzü gülmüyor Giden güzellikler geri gelmiyor Ya sen gel Efendim ya al beni de yanına Seyyâh olup şol âlemi, bir bir gezsem Sensiz gül bahçesinde gülleri dersem Burcu burcu koksa da gülleri istemem Ya sen gel Efendim ya al beni de yanına Seni ilk gördüğüm an Efendim, milâdım oldun Dünyaya sığmadım seninle kâinatım doldu Sevgiyi aşkı yaşarken seninle mest oldum Ya sen gel Efendim ya al, beni de yanına Senin gül yüzüne bakamaz başımı eğerdim Senin huzurunda ilahi nurları sezerdim Seninle bin yaşar sonsuz aşka ererdim Ya sen gel Efendim ya al, beni de yanına
AFFET EY ALLAHIM
Ellerim semada başım eğik ağlıyorum Ey Allah’ım en büyüksün affını diliyorum Dilimde bin bir ismin, hep seni anıyorum Affet Ya Rahman sana sığınıyorum Öyle haldeyim ki, önümü göremiyorum Şeytana esir düşmüş, kurtulamıyorum Kapkara bir kalp ile sana yöneliyorum Affet Ya Allah sana sığınıyorum Öyle bir zaman ki aşk; dertli gönüllerde Biz insanlar kara gölge, şu yerlerde Kimliğimizi unuttuk zevk ve eğlencede Affet Ya Tevvab sana sığınıyorum İki cihan server-i Muhammed Mustafa’ya İmana yönelten, mübarek Kur’an’a Bağlanıp sarıldık mı ki, beş vakit namaza Affet Ya Rabb, sana sığınıyorum Sarılmadık nuruna, teslim olmadık sana Gece gündüz ağlasak, affından yana Takva sana kuruldu, girdik mi ki yoluna Affet Ya Ğaffar sana sığınıyorum O mübarek Kâbe’n hürmetine Sevdiğin o mübarekler himmetine Yine ellerim semada, başım eğik ağlıyorum Affet Ya Settar sana sığınıyorum
AĞLARDA AĞLAR
Kime kaldı ki bu dünya, sen de umutlanasın Hiç sonu gelmeyecek, bir tür sevdadasın Gitti güzelim yıllar, kaldı ağaran saçlar Artık gülmez bu başım ah edip, ağlar da ağlar Geçen, on sekiz yaş ile kırk yaş arası Yaşanan yıllar, ömrümüzün baharı ve yazı Elli ile altmışlı yaşlar, sanki sonbahar hazânı Artık gülmez bu başım ah edip, ağlar da ağlar Ömrün son deminde, yetmişlerde, seksenlerde Hayat, artık sana zulüm ve işkence Gençliğin kıymetini bilemeyip, bir ah çekince Artık gülmez bu başım ah edip, ağlar da ağlar Ey Fatih, aynaya bak da gerçeği gör Ömür hızla bitiyor, bedenin bak çöküyor Kalan ömründe günahlara, ağlamak düşüyor Artık gülmez bu başım ah edip, ağlar da ağlar
ALLAH YOLUNDA
Bir nefes sıhhat gibisi yok şu fani dünyada Önce can sağlığı cihan varlığı deriz, her şeyin başında Ne sıhhatim olsun ne canım sağ, işin sonunda Aldığımız her nefes ki yaşatmıyorsa Allah yolunda
ALLAH’I AN
“Fezkurûnî Ezkurküm” diyor, yeri göğü Yaradan O’nu unutma, O’nu an, gaflete düşme bir an Her nefesinde O olsun, her kelamında O’nu an Gaflete düşme ey Fatih! Her an Allah’ı an
ANLATAMAM DERDİMİ
Ya Resulullah; Sevmeden sevilmeden bu hayat yaşanmaz ki Kalplerdeki heyecan sebepsiz başlamaz ki Sen olmazsan gönlümde avutamam kendimi Dört kitaba dil olsam anlatamam derdimi